top of page

Kategoriler

TCG Alemdar Gelmiş.


Günlerden bir gün. Hepsi, aynı zaten bana. Çoğu zaman saate de bakmıyorum, aslında. Sabah saatlerinde Selim'in telefonu ile uyandım. Datça açıklarında olduğunu, saat 14:00'da Aksaz'da olacağını söyledi. "Hadi, gidip karşılayım." dedim. Zaten arkadaşlarım ile denize çıkacaktım. Bahane oldu. İlhan Yolcu, Selçuk Coşar ve sevgili eşleri Beril ve Olga ile, TCG Alemdar komutanı Selim Gökdeniz'i deniz de karşıladık. Nasıl mı? İşte, hikaye de burada başlıyor. İlhan ve eşi ile marinada buluştuk. Tekneye yerleştikten sonra palamar çözüp, marinadan ayrıldık. Selçuk ve eşini otelden almak için siteler mevkine intikal ettik. Otelin önünde, yaklaşık on altı metreye demir attım. İlhan ve eşi, teknede oyalanırken, bota atlayarak otelin plajına çıktım. Misafirleri bota aldıktan sonra tekneye avdet ettik. Selim'e yetişmek için biraz acele ediyordum.

Botu arkaya yedekledik ve süratle körfez çıkışına intikal ettik. Körfez içerisinde güzel esen rüzgar, kanalda birden düştü. Yelkenleri toplayarak, makina gücü ile intikale devam ettik. Kadırga burnunu geçtiğimizde TCG Alemdar'ı gördük. Bu esnada rüzgar çıktı. Tekrar yelkenleri basarak, TCG Alemdar'a yaklaşacak şekilde dümen tuttuk. TCG Alemdar'a yaklaşık bir mil kala, tramola atarak kontra değiştirdik. Bu sayede, yelkeni diğer tarafa almış, fotoğraf çekmek için ise güzel bir açı yakalamış olduk. Birbirimizi bordaladığımızda bir uzun, iki kısa düdük ile selamlama yaptık. Selamımızı alan TCG Alemdar, karşılık verdi. İlhan ise, iki kısa düdük ile selamlamayı bitirdi. Karşılama töreni bittikten sonra, rotamızı kumlubük mevkine çevirdik. Lakin; ekip denize girmek için sabırsızlanıyordu.

Kumlubük'te demir yerine doğru ilerlerken arkamdan gelen bir ses ile irkildim. Denize düşen adam sesi. Bir de baktım; İlhan denize atlamış. Dayanamadığı da her halinden belli idi. Neyse, dört metreye attım demiri. On metrede zincir döşedim. Ekip, denize atladı. Bu arada İlhan geldi. Biraz erken atlamış olduğu her halinden belli idi. Oldukça yorgun gözüküyordu. İlhan ile Beril, mutfakta harikalar yarattılar. Köfte, makarna, patates kızartması, salata derken, kuzineden harika kokular geliyordu. Bende mikro dalga fırında kanat yaptım. Dört dörtlük bir sofra oldu.

Yemeğimizi yedikten sonra, demir alıp, beslediğim kalamara bakmaya gittik. Sert rüzgar vardı. Koy oldukça ufak. İçeride de bir gulet var. Koy girişinde manevramı yaparak, tornistan ile koya, guletin yanına girdim. Yaklaşık on yedi metreye demir atarak, yirmi metre de zincir döşedim. İlhan halatı alarak suya atladı. Zincire beş metre daha kaloma verince, güzel bir şekilde çıma tuttuk. Koyun etrafı yüksek tepeler ile çevrili olduğundan, akşam saatlerinde, koyun içi güneş almıyor. Benim kalamar yine gelmedi. Ancak; Selçuk şnorkel yaparken iki tane görmüş. Belki de ; "Denizde yüzücü olduğu için tekneye gelmemiştir" diye düşündüm. Bu koyu gerçekten çok seviyorum. Koyda iki saat kadar kaldıktan sonra; Selçuk, halatı çözmek için bot ile sahile gitti. Demir aldık ve 20:00'da marinaya birlikte döndük. S/Y Egece; bizlere, çok güzel bir ev sahipliği yaparak, geçirdiğimiz her an'ı, yine ölümsüz bir hale getirdi. Marinaya yanaştık ve havuzlukta kahvemizi yudumladık.

Sizleri, günün fotoğraf ve videoları ile baş başa bırakıyorum. Hadi dağılın..

Instagramdan takip etmek için #egecemarine


153 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page